3 Mart 2010 Çarşamba

şöfeeeeeeeeeer şöfer...

herbie'deki tosbağayla yola çıkmıştınız ya en son. diyorlar ki "senin ne işin var direksiyonda?"... yan koltuğa geçiyorsunuz "oraya değil canım, arkaya, arkaya" diyorlar... geçiyorsunuz kuzu kuzu, söz hakkınız yok...



haydi yine yola... ön koltuğa da biri oturuyor, elinde bir defter kitap. co-pilot bir nevi. "aman" diyorsunuz, "iyi bari, yolla ben uğraşmayacam, camdan dışarısını seyrederim, yorulursam uyurum"... "benzin senden ama" diyorlar, "tamam canım, n'olacak" diyip uçlanıyorsunuz...

kalkışta bir tekliyor araba, yapmazdı hiç halbuki öyle. kaldıramıyor şoför ilk seferde. sonra bir daha stop ettiriyor. "debriyajı..." diyecek oluyorsunuz kötü kötü bakıyor aynadan, susuyorsunuz...

nihayet harekete geçiyor araba ama önde oturanın ne yoldan haberi var ne yönden. sürekli tek yön sokaklara ters yönden giriyorsunuz, hız limitlerine uymuyorsunuz. bırakın camdan dışarı bakmayı, gözlerinizi açamıyorsunuz arka koltukta.

bütün çukurlara itinayla giriyor direksiyondaki, yanındaki sürekli yanlış yön tarif ediyor, tartışmıyorlar bile üzerinde, aynen gidiyorlar, Allah'a emanet...



işin kötüsü bu senaryoda arabanın ne olduğu da önemli değil, ctrl-h, beetle, ferrari, replace all... sonuç aynı...

Hiç yorum yok: