13 Şubat 2010 Cumartesi

Camia Farkı...

Son bir haftada iki defa karşılaştı Fenerbahçe Bursaspor ile. İlk maçta iki top direkten döndü, sayısız pozisyona girildi, Bursaspor sürklase edildi ve 5-6 farkla bitebilebilecek maç 3-0 kazanıldı.

İkinci maçtaki kadro, kötü oyun, son dakika golü ve sonrasında önce Ertuğrul Hocaefendi'mizin(!) ve Yazıcı Başkan'ın kopardığı gürültü de malumunuz. Ve bir grup taraftarı isyan ettiren de Fenerbahçe yönetiminin bu noktadaki suskunluğu...

Taraftar, yönetim hep beraber, "kötü oynadık, haketmedik" moduna geçtik ve kötü oyunu kabullenemeyip boynumuzu büktük de o yüzden ses etmeyi yediremiyoruz. Böyle acaip, kafası karışık bir camiayız.

Ben değişik değişik konularda bir çok zaman "Camia Karakteri"nden ve camialar arası farktan bahsederken tam da bunu tarif ediyorum işte. Fenerbahçe'nin yerinde Galatasaray olsa, o diller münasip yerlere sokulmakla kalmaz; daha en başında kimse konuşmaya fırsat bulamadan Bursa'nın ne kadar sert ve kasap gibi oynadığından, cezalı ve sakatlarımıza rağmen orada gurur mücadelesi veren Galatasaray takımından, Bursa stadında estirilen terör ortamından, hakemin sertliğe prim tanıdığından ve Galatasaray düşmanlığı yaptığından, vs konuşulur, öyle bir kamuoyu yaratılırdı ki Yazıcı Başkan değil bu son yaptığı çıkışı yapmak, kamu önünde "e Galatasaray bizim rakibimiz değil zaten. kendilerine başarılar diliyorum" gibi yarım ağızla özür bile dilerdi.

Fenerbahçe taraftarı yönetiminden mart kedileri gibi hem yapıp hem bağırmasını beklemiyor tabii ki ama; eh be Aziz Başkan, en azından ilk maçta oynanan güzel futbola yazık etmeyin de kalkıp iki lokma birşey konuşun!

Bu yarı finalin akıllarda "Fenerbahçe hakem sayesinde tur atladı" diye kalması günah değil mi? "Fenerbahçe bizi ilk maçtaki oyunuyla rezil etti, 5 de yiyebilirdik. ikinci maçta elimizden geleni yaptık ama ilk maçı telafi etmek mümkün olmadı" demesi gerekenlerin utanmadan hakem yüzünden mağdur olmuş rolü oynaması ayıp değil mi?

Hiç yorum yok: