Gündemde bir kez daha Süreyya Ayhan var. konunun neredeyse her boyutu hakkında (doping, spor ahlakı, Süreyya'nın hoca ve eş seçimi, Süreyya'nın hoca-eş'inin Süreyya hakkındaki seçimleri, Federasyon'un ne yaptığı, ne ettiği, vs.) yazıldı, çizildi bol bol fakat;
Ortalama bir Türk danası olarak, ne zaman bir kadın sporcu hakkında konuşulsa açmak istediğim konuya değinen(birkaç büyükbaş arkadaşım hariç) gene yok:
Arkadaşım! Ne bu kadın sporcuların hali?!? Olmuş mu bu!?!
Hani dava konusu olmasın, Süreyya Hanım'a da tüm bağyan sporcularımıza da saygımız sonsuz, herhangi bir kötü niyetimiz yok ama "kadın" gibi kadın istiyoruz arkadaş! Bakın, neredeyse bir basketbol takımı kadar çocuk doğurdu ama Heidi Klum hala Heidi Klum. Öte yandan Süreyya hanımkızımızın baldırıçıplak koştururken çekilmiş şu pozuna bakın!
Dünya rekoru kırsan nafile şerefsizim, gördüğüm anda koşarak uzaklaşırım. Hayır, işin kötüsü kaçamam da yakalar...
Kadın sporcu dediğin çok çok "Daha sert servis atmak için kas yapıp vücudumu bozamam" diyen Anna Kournikova'dır benim gözümde. Varsın Grand Slam kazanamasın, Kimmeryalı Serena Williams kazanıyor da ne oluyor? Memlekette tarlaya sürerler de kısmetini(!) oradan bulur.
Sözün özü: Kadının vücudunu bozan her türlü spora karşıyım arkadaş. Çok koşmasın, ağır kaldırmasın, elinin ayağının ayarını kaçırmasın, beni deli etmesin. 45 numara ayaklı basketciler, caanım kalçaları kambur durarak israf eden voleybolcular istemiyoruz. Pilates yapın, gece jimnastiği yapın, konken oynayın...
Lütfen..!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder