9 Haziran 2008 Pazartesi

milli takım milli mi?

ayda 143bin ytl alıyor yanlış bilmiyorsam teknik direktörü. hani bakanlarla, başbakanla filan karşılaştırdılar ama orda da eyyam var, keza diğer oyuncular ve teknik direktörler de fahiş ücretler alıyorlar. burada fatih hoca'ya düşen eyyam payı görevi sanki amme hizmetiymiş gibi sunması. yani sanki milli takım hocalığının onur olması yetermiş gibi. "alma o zaman parayı" derler adama. oyuncular da aynı, kızılay yararına oynamıyorlar, primler vs...

kimse "beleşe oynayın" da demez, diyemez, neticede bu işten ekmeklerini kazanıyorlar. aldıkları paralar da piyasa gereği emeklerinin karşılığı olarak belirlenmiş.

tabi ülkemizdeki transfer piyasasını vs işin içine katarsak hesaplar karışabilir. cumartesi akşamı melih şendil'in dillendirdiği rakamlara göre bizim takımın ederi portekiz'in dörtte biri. zaten maçın hakkı da 4-1'di...

para pul, transferler vesaire derken milli takımın ne kadar Türkiye'nin takımı olduğu hadisesi güme gitti. ders almayan ders veren ama ingilizce dersine şiddetle ihtiyacı olan kıymeti kendinden menkul hocamız fatih terim biri ispanya'ya giden, ikisi almanya'da oynayan gurbetçiler olmak üzere üç lejyoneri kadronun dışında bıraktı.

terim'in takımlarını keyfine göre seçtiği bilinen bir gerçek zaten. bu kadroda mehmet topuz'un, mehmet yıldız'ın olmamasının başka izahı olamaz. yani "en iyi ve formda" olanları seçmek gibi bir kaygısı yok terim'in, asla da olmadı. gs'deki başarılarının üzerine sual olunamaz hale getirildiği için ne yapsa bir alamet arandı yaptıklarında. vardır bir bildiği denildi. elemeler boyunca oturtamadığı kadro ve oyun anlayışını böyle bir turnuva öncesi "üçlü oynayacaz"a çevirdi.

üçlü oynanmaz mı, oynanır. "tek forvet" demeyi sevmiyorsanız ve orta beşlinin kanatlarına cidden ofansif adamlar koymayı seviyorsanız "üçlü" diyebilirsiniz buna. Fenerbahçe de üçlü oynuyor bu durumda. barça, chelsea de bunun örnekleri, en azından CL'de oynayan chelsea, ligde çift de oynadılar epeyi.

buna baktığınızda görebileceğiniz pek çok şey var. o "üçlü"nün kenarlarında kim oynar, kim oynamaz. tuncay oynadı, yine oynar, ama portekiz maçındaki bitik, futbola dün başlamış görüntüsü veren tuncay oynamaz. deivid oynar ama Türk değil. ligin şampiyonundan arda oynar ama oynamadı. sabri oynamaz misal. sabri o orta beşlinin ortasındaki üç kişiden biri de olamaz. olacak olursa ceza sahası yayı önünden arka direğe ayak içiyle orta yapmaya kalkar çünkü, kalktı da... hamit de bek olmaz...

hoca terim'se, herşey olur... hakan balta galatasaray forması dışında hangi formayı giyerse giysin milli takımda oynayamaz misal. emre aşık'a kimse stam muamelesi yapmaz veya. mevlüt böyle bir dizilişte ne "üçlü"nün ortası olur, ne sağı ne solu... hani ezbere bilmiyorum elbette mevlüt'ü, hatta ilk kez canlı izledim, ayrı konu da, "ben tek forvet değilim" diye bağırmak isteyip bağıramaz gibiydi, tek forvet değil de "üçlü" oynuyoruz ya çünkü...

mevlüt'ü çıkartıp sabri'yi almak komiktir... kazanmak istediğin bir maçta böyle bir hamle yapmazsın, yapamazsın. bunun kazanmaya yönelik olduğuna dair imada bulunabilirsin ama ancak sabri'yi arkaya çekip solda ronaldo'nun önünde sürekli içe kaçarak maymuna dönen hamit'i öne koyabilirsen. o da yok...

Fenerbahçe taraftarının terim ve onun temsil ettiği şeylere karşı hissettiği sevgisizlik, hatta nefret ve iğrenme duyguları kendi camialarındaki teknik direktör belirsizliğinde terim'in adının sık sık geçmesiyle birlikte zaten iyice tırmanmış durumda. Fenerbahçe'de bile sezon sonu hariç zor forma şansı bulan kazım'ın ilk onbir başlaması, emre'nin bu formsuzluğunda ve maç eksikliğinde oynatılması komplo teorisyenlerinin ekmeğine yağ sürüyor. bütün bunlar ışığında Fenerbahçelilerin çoğunun gözünde bu takım zaten milli bir milli takım değil. bu takım terim'in galatasaraylı kılıfı içerisinde kurulmuş bir karma takım gibi. bu minvalde de Fenerbahçeliler için turnuvada Türk milli takımının seyri ancak nasılsa kesilmeyeceği için emre'nin maç eksiğini kapatmasıyla eşdeğer. bir de "aman marco sakatlanmasın" diye izliyoruz maçları...

Hiç yorum yok: