11 Haziran 2008 Çarşamba

Fenerbahçe taraftarına atılmış en büyük kazıklardan biri: hep destek tam destek

antu ve fenerlist önderliğinde 2000'lerin başında bir slogan olarak oluşmuş ve sonrasında bir SOPA'ya dönüşmüş felsefe...

bugün Fenerbahçe'nin yaygın olarak tartışıldığı sanal ortamlar da bu sloganın türediği iki ortam... bir tanesinde "değişiklik yaratma" ütopyamı terk edip mümkün mertebe polemiğe girmeden yazmaya çalışırken diğerinden ayrıldım... ikisindeki ortak tavır bu slogan etrafında "başkan ve yönetim neylerse güzel eyler" şeklinde...

eleştirmeyi beceremeyip, medyadan duyduklarını noktasına virgülüne dokunmadan tekrarlayan, tekrarladığı şeyin içinde niyet sorgulamaya dahi zahmet etmeyen, mantık aramayan ve kendisine karşı çıkıldığında da "kiraladığı" görüşü kendi görüşüymüş gibi azimle savunanları gördükçe forum kavramından soğuyor insan...

sıkça yaşanan bir süreç... en azından benim için...

en son emre belözoğlu transferiyle ve akabinde halen silinemeyen fatih terim dedikodularıyla birlikte bu hadise ayyuka çıktı. ne çok bekleyen varmış emre'yi ve ne çok Fenerbahçeli varmış başarı için terim'e bile eyvallah diyebilecek...

milletin gündelik hayatında başarıyla uygulanan sıradanlaştırma, fikirsizleştirme, renksizleştirme politikasından Fenerbahçelilik de nasibini almış. adı da hep destek tam destek olarak sunuluyor yine...

"çubukluyu giyene sonsuz destek vermek boynumuzun borcudur" diyenler çizgiyi hiçbir yere çekemiyorlar. çünkü öyle bir çizgi yok artık. bunu kabullenmeyi benim reddettiğim gibi reddedenlere ise romantik deniyor, gülünüp geçiliyoruz. rahatsızmışım... 80'lerin hayalci siyasilerinden olurmuşum o zamanlar doğmuş olsam. bunlar bir de küçümser tavırla söyleniyor ki evlerden ırak...

Fenerbahçe spor kulübü bugün bir spor kulübünden fazlasıysa, 14bin civarı kongre üyesi olan bir kulüp milyonlarla ifade edilen bir camiayı temsil ediyorsa, tüm erkini o kongreye, hatta o kongrenin zahmet edip genel kurullara katılan isimlerine devretmişse bir terslik yok mu? bu kadar geniş bir tabanda hep destek tam destek felsefesinin tutunması mümkün mü? değil tabi ki...

o yüzden de bu slogan da basitleştiriliyor, içi boşaltılıyor, camia dışındakilere, yani başkasına karşı kullanılacak bir zırh olması gerekirken, kendi içindeki eleştirileri müsbet-menfi, iyi niyetli-kötü niyetli diye ayırmaksızın her eleştiriyi ağza tıkma misyonu halini alabiliyor...

üstelik bugün bunun yol açtığı bir diğer sorun daha var benim açımdan, aidiyet ve ortak payda paylaşımı.

terim de gelse, emre de gelse, hasan şaş da gelse "hep destek tam destek" diyecek kişiyle tuttuğum takımın aynı olması bana ters ve tuhaf geliyor... başlangıçtaki oluşumu çevresel koşullara dayansa da taraftarlığın sonradan aldığı şekil ve o şeklin taraftarlığın etrafına ördüğü değerlerin bir ortak payda taşımasını bekliyorum... yine romantik ve ütopik varsayıldığım bir nokta daha...

bunların dışına çıkabilmenin yolunu bulanlar da var. o oy verebilen 14binin içinde olmayan milyonlardan bir kişi olarak bu tür şeyleri kafaya takmayıp yenince sevinen, yenilince üzülen ama yıkılmayan, idari ve teknik konulardaki öfkesini de 15-20 dakikaya sığdırıp ram'inden atabilen bir taraftar profili...

şezlong yorumcuları vardı bir ara, sonra digiturk Fenerlileri çıktı (77 numara diyoruz onlara biz)... şimdi bir de "tribün Fenerlisi" tanımı çıkacak gibi. stadın kapısından girdiği anda fanatik, coşkulu taraftar, maç bittikten ve stat kapısı terkedildikten sonra anca eve kadar giden yolda maçın kritiğini yapan, o maç kritiğinin uzantılarını teknik detaylarda ve yönetim kararlarında irdelemeye zahmet etmeyecek bir sterillik. sonradan oluşmuş, subjektif değerlerle de olsa etrafına bir anlam örülmüş taraftarlıktan uzaklaşma. bariz bir süzgeç mekanizmasının devreye alınması ve kafa yoracak, kafa yorma halinde tasa oluşturması olası herşeyin "bana ne lan" denilip kenara atılabilmesi...

bana da lazım o süzgeçten diye düşünüyorum bazen
bazen de iyi ki yok o süzgeçten diye...

hep destek tam destek sloganı hayata döndürülebilir mi peki?
bence artık çok zor. bunun yapılabilmesi için olması gereken şeyin olmasını hiç dilemem çünkü bunun yolu yıkımdan geçiyor, adamakıllı bir yıkımdan hem de. bu sloganın üstünden geçecek kadar büyük bir hezimet zaten sanal ve yüzeysel bu taraftar devrimini altüst edebilir. bu durumda bile yine kimi şeylere kayıtsız şartsız sahip çıkacak, yine kendilerini sözde feda ederek "hala büyüğüz, bişi olmadı" diye ortalıkta dolaşacaklar olacaktır. o yıkımın olmaması için yapılması gerektiğini düşündüğü şeyleri söyleyenlerin olasıdır ki haklı çıkmış olmasını görmezden gelmeksizin reflekslerini sürdürecek serdengeçtiler...

Fenerbahçe taraftarına atılmış en büyük kazıklardan ikincisini da daha sonra yazacağım.
yine camiada hemen hemen herkesin diline pelesenk olmuş ve inanılmış bir yalan:
Fenerbahçe'nin büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz.

5 yorum:

kudosss dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
kudosss dedi ki...

terim de gelse, emre de gelse, hasan şaş da gelse "hep destek tam destek" diyecek kişiyle tuttuğum takımın aynı olması bana ters ve tuhaf geliyor...

insan kendini nasıl da yapayalnız hissedebiliyor bir anda. o söz ettiğin sürece rağmen, sen renklerini savunuyorsun, ama arkanı bir dönüyorsun, timur'a karşı yürüyen nasrettin hoca gibi... insanlar yalan haber de olsa, o haberin peşine takılıp ft'yi karşılamaya gitmiş... başarı için... milyonların camiasında, kendini aidiyetin dışında tek başına buluveriyorsun... aslında bu isimlerin gelmesin ya da gelme ihtimalini savunan kişiler sayılı bile olsa, afallıyorsun...

ilginç, hdtd'nin yavaş yavaş çevremde örülen bir duvar olduğunu fark edememimişim...

tu

kudosss dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
kudosss dedi ki...

hep birlikte, hep destek, hep hep derken insan o duvarın içine kısılıp kalıyor, o zaman da tek karede film tahminiyle kendini eğlendirmeye çalışmaktan başka bir şey gelmiyor elinden.

Barış Tümok dedi ki...

başlığa katılıyorum, yazıyı okuyamadım, çok uzun..
:)

böyle blog yazısı mı olur lan..?