23 Nisan 2008 Çarşamba

FM

frequency modulation... yani radyodaki seçeneklerimizden biri... değil... football manager.. çocukların ve koca adamların en büyük kabusu ve ortak hastalığı... frp sevmeyenlerin futbol fantazisi... aynı zamanda masa altı masa üstü futbol muhabbetlerinde taktik bilmenin ve "çok acayip bi genç var boca'da, 3-5 seneye duyarsın" demenin dayanılmaz hafifliği...

championship manager'la başladı macera... o zamanlar sports interactive ve eidos küsmemişlerdi birbirlerine. ne olduysa tomb raider'dan sonra oldu. küstüler evet. ve bizler çok sevindik, artık iki menejerlik oyunumuz olacaktı... yine yanıldık. eidos beceremedi. hala da beceremiyor.

cm oldu bize fm yani...

bir de büyük şımarık abi var, ea sports ve onun mikro yönetim, süs ve janjan üzerine kurulu lisanslı süslü denemesi. bizleri fethedemedi. edebilecek mi? hemen hepimizin bir gün fm'nin oyun gerçekçiliği, oyun derinliği ve database'iyle ea sports'un oyun motorunun ve grafik sevimliliklerinin birleştiği bir oyunu için için hayal ettiklerini bilir gibiyim... yanılıyor olabilirim, ben bekliyorum en azından.

cidden oyunla birlikte alakasız futbol liglerinin muhteşem yerel yıldızlarını herkesten önce keşfetme şansınız var. misal 97'de trezeguet'yi kim tanıyordu? monaco'dan manchester united'a almaya çalışırken bir türlü beceremeyen ben "heralde bu çocuk iyi baya" diyordum... örnekler pek bi çoktur.

Türkiye liglerinin uzunca zamandır içinde düzgün şekilde bulunduğu bir oyun olmasıyla coğrafyamıza da hitap eder. korsan cenneti olduğumuz için Türkçe dil desteği sağlamasa da liglerimiz detaylı şekilde yer alır. Fenerbahçe'yi alıp girişmek keyiflidir. veya diğerlerini, diğerlerini tutuyorsanız... zico anderlecht'i eleyip CL'ye kalmışken gerçek hayatta oyun size o kadar iyi davranmayabilir ve tribünden bizzat izlemekten delirdiğiniz CL heyecanı yerine uefa kupasında tur peşinde koşmak zorunda kalabilirsiniz. savaşa devam!

veya işsiz başlarsınız. makinanızın ram'ine güveniyorsanız bol bol lig açıp en düşük ve ezik büzük liglerden başlayıp Fenerbahçe'nin hoca kovmasını beklersiniz. ne yazık ki oyunda da istikrarı öğrendi aziz yıldırım. çok bekleyebilirsiniz yani. ve en nihayetinde hoca kovulduğunda veya ayrıldığında da siz "ben! ben!" derken bir bakarsınız ki erdoğan arıca gelmiş göreve. eh, aziz yıldırım da yaşlanıyor!

oyunun en derinlikli ve detaylı olduğu ligler doğal olarak ingiltere ligleridir. ilginç yapısıyla blue square north/south ligleri dahil (ingiltere 6.ligine tekabül ediyor) bir sürü ligde oynayabilirsiniz. üç dört kiralık oyuncuyla küme çıkmak işten değildir ama orada bitmez. "ben oldum" sanıp brezilya ikinci ligine sulanırsanız basın sorar "dedikodular doğru mu" diye... "eh, kariyerim için önemli" filan demeye kalkarsanız, yönetim size "onurunla istifa et, yoksa kovacaz" diyiverir. bakarsınız ki daha "olmamışsınız" çünkü yine ingiliz 6.liginden başka kimse size "e hadi gel bi el at" demez... bu kadar gerçekçi olmasa da olurdu, oyun değil mi bu sonuçta?

zaman zaman gündüzleri işyerindeyken asıl kariyerimin evde download'lar yüzünden açık olan bilgisayarda utorrent'e eşlik eden açık oyunda olduğunu düşünüp işin (gerçek olanının) kariyerimden çaldığını bile düşündüğüm oluyordu.. hala oluyor, ne yalan söyliyim. koca adamların kaçışı bu.

hepimiz anlamıyor muyuz futboldan neticede. oyun sayesinde takım yönetebileceğimizi sanma katsayımız da artıyor... bir gün zico gidecek ve bana gelecekler. "o kadar oynadın, çözmüşsündür artık, teknik kadro kalıyor, samet de kalıyor, dil konusunu düşünme" diyecekler...

yea... in my dreams...

2 yorum:

Açkurt dedi ki...

futbol delisi olmama rağmen , vakit buldukça oyun oyanamama rağmen hiç oynamadım ben bu oyunu
bütün arkadaşlarım deli gibi oynadı yıllarca , ben bulaşmadım, şimdi düşünüyorumda iyi ettim a.k
bi bu eksikti cümlesini kurmadım lan işte :))
yalnız haytanın benim tv den uzun süre izleyip beğendiğim ve bi heves anlattığım genç oyuncunun seceresini biliyo olması sinir bozucu tabi :))

antirikot dedi ki...

Sadece yorum yazabiliyorum. Hiçbir blog"a üye değilsiniz diyo. Yeni blog açın diyo.. Sevgili Hayta... Eklemedin mi canım beni?